Atatürk Din Adına Ne Yaptı ki!

*Önemli not : Bu yazı eski blogumda benım tarafımdan yazılmış olup bırcok sıte ve yazar tarafından kaynak belırtılmeden kullanılmıştır. eski adres blackazu.googlepages.com ne yazıkkı o adresımız google tarafından engellenmıstır.(tabı proxy sitelerinden giriş yapılabilmekte)SANIRIM BİRİLERİNİN YARASINA BASTIK
*Yazının Tum hakları saklıdır. Arif T... tarafından yazılmıstır

Atatürk Din Adına Ne Yaptı ki!

 

 

Bu çalışma Yüce Önder Gazi Mustafa Kemalin Her ne kadar Dinini sorgulamak Hadlerine olmasada Karalama kampanyası güden Siyasi rant peşinde koşan ve Din Tüccarlığı yaparak Keselerini dolduranlara Cevap niteliğinde yazılmıştır…
 
 
 
 
 
 
                 
 
 
             **ATATÜRK VE İMAN MESELESİ**
 
“İngilizlerin Musuldaki hedeflerini sağlamak için Yapılması gereken “Kemalizmi” engellemek ve ayrılıkçı hareketleri desteklemektir…Bunun için olması gereken “Kemalizmi” Hem din hemde kürt karşıtı göstermektir.”

 

 

Buyuk Önderin din anlayışı Cumhuriyetin ilanından beri bazı kesimlerin politikalarına alet edilmiştir.Özellikle bu kesimler İçten ve dıştan aldıkları desteklerle Yuce öndere kafir damgası vurmaya çalışmakta bazı uydurma haberleri kaynağı olmayan sahte belgeleri ortaya atarak goruşlerini desteklemeye çalışmaktadır…Ortada sundukları asparagas deliller bulunmakta gerek medyaları gerek Emperyalist kuklası olan patronları ve gerek Ilımlı islam adı altında İslamı Hristyanlaştırmak isteyen Hocaları tarafından da her turlu destek verilmektedir..

 

peki onların delillerini nasıl çürütebiliriz?

 

Bu sorunun cevabına gecmeden önce yüce Dinimizi kullanarak keselerini dolduranların ençok karşı çıktığı ve gundeme getirdiği laiklik ilkesini kısaca inceleyelim…

 

Özü itibariyle Laiklik TOPLUMDA YAŞAYAN HER BIREYIN Özgür irade ile Din seçme hakkına sahip olmasıdır…Kişiler,Dinler ve Mezhepler arasında zorlama ve baskı olmasını engelleyici bir unsurdur…Laiklik bu bakımdan Dinlerin bozulmasını ve Birbirlerini ezmesini engeller…

 

Örneğin bir okulda Hristiyan vatandaşlarımız çoğunlukta ise orada Müslüman vatandaşımızın Ezilmesini hor görülmesini engeller …
Yada üniversitede Dindar bır profossörün Okul içinde Kendi dinini propagandasını yapmasını engeller…

 

 
kısaca laiklik Din Hürriyeti demektir…

 

 

Suçlamalara Cevaplar:

 

Atatürkü suçlayarak Vatan Hainliği yapanların en buyuk dayanağı İman meselesidir…Ataturkun İman adına din adına hiç birşey yapmadığını nefret ile kusan bu kesimler Yuce önderin dinin Vicdani boyut kazanması ve dinin Türk halkı için anlaşılabilinmesi,hurafelerden uzaklaşması ve doğal olarakta tarikatların eline geçmesini engellemek için attığı adımlarıda Din karşıtlığı olarak degerlendirirler…1-Atatürk Diyanet işleri başkanlığını kurmuştur…

 

-Günümüzde de Müslüman halkın dini işlerini yürüten.Din adına hizmet veren bu çok önemli olan kurum Yüce önderin isteği ile 3 Mart 1924 tarihinde kurulmuştur…

2-Ataturk doneminde halkımızın anlayabilmesi için Kuran Tefsiri ve Meali hazırlanmıştır…

-Halen en Önemli kaynak olarak kullandığımız Elmalılı Hamdi Meali (1936 yılı-Hak Dini Kuran Dili), Yüce önder döneminde Üstelik kendi cebindeki para ile Yazdırılmıştır…Peki din karşıtı olan bır ınsan bunu nıye yapsın…Eger Atamızın amacı din karşıtlığı ise neden Türkçe Kuran çevirisi yaptırsın…Burdaki amaç Halkı dinden uzaklaştırmakmıdır Yoksa Halkımızın dini kendi dilinde daha iyi ve daha net anlayabilmesini mi sağlamaktır…Bunun cevabını vicdanlarınıza bırakarak devam edelim..

3-Atatürk Döneminde İlk kez Kuran Türkçeye çevrildi

-Türkçeye çevirisini yaptırdığı Kuranları Halka ücretsiz dağıttı (1927 yılı-İsmail Hakkı Beyin Çevirisi)

4-Atatürk döneminde Camiler açılmıştır…

-Gene kurtuluş savaşından sonra hasar goren yıkılan yakılan bırçok İbadethane Ataturk donemınde Tamir edilmiş yenilenmiş ve yenileri açılmıştır…

Ataturku suçlayanların en onemli dayanaklarından bırıde “tekke ve zaviyelerin kapatılmasıdır”…Bu olayı yıllardır kullanmaktadırlar..Gerek basın gerek kendi içlerinde yaptıkları “o karanlık” toplantılarda birbirlerine bunu aşılamaktadırlar…

oysaki Atamızın yaptığı çok doğru bir hamleydi…Düşününki Din Hurafelere bulanmış,Bazı dergahlarda bazı kendini bilmezler kendi kafalarına gore fetvalar vermekte dine yeni yeni kurallar koymakta ve zaten Dinini tam anlayamayan halkımızda onlara kanıp İslamı hurafe olarak o örümcek kafalılara gore yaşamaktaydı….Egitim bu durumda nerde yapılmalıydı..?

Siz Atayı suçlayanlar! Dinin hurafe olarak yaşanmasınımı tercih edersiniz yoksa Egitimin modern okullarda verilip Dinin ise insanın kendisinde Yaşamasınımı…?

Tekrardan bir örnek vermek gerekirse : Yunana silah kaldıran Halifeye kaldırmıştır diyenler Kuva-i Milliyecilere Ölüm diyenlermi Müslümandı….

Oysaki sizin gazeteleriniz Sizin televizyonlarınız o insanları din alimi gostermekte Ataturkun onları dindar oldukları için Sürdüğünü yada cezalandırdığını söylenekte…Soruyorum size BU durmda ne yapılabılırdı….Siz dininizi Yunanamı Emanet ediyordunuzda Yunana silah sıkan halifeye sıkmıştır diye bağıranları şehit ilan ediyorsunuz…Ya bunların yetiştiği yuvalarmı sizin dini egitim kurumu dediğiniz..? Bu soruyuda vicdanlara bırakarak devam edelim..

5-Atatürk T.B.M.M’ni açarken Kuran okutturdu…

-Bu noktada Büyük Millet Meclisimizin 5 maddelik açılış bildirgesine göz atmak gerekmektedir..(özellikle koyu yazılmış kısımları lütfen dikkatlice okuyunuz)

1. Allah’ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Camii’nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav)’in sakalı ve sancağı el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı’nca özel olarak askeri tertibat alınacaktır.

3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.

4. Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı biçimde bugünden başlanarak muhari ve hatm-i şerif okutularak Cuma günü ezandan önce selavat verilecek ve hutbede halife padişahımızın adı söylenirken, padişahımızın ve topraklarımızın bir an önce kurtuluşu ve mutluluğa erişmesi için dua edilecektir. Cuma namazı kılındıktan sonra hatim duası yapılarak yüce halifelik ve saltanat makamının ve bütün yurdun kurtulması uğrundaki milli çalışmaların kutsallığı ve milletin her bireyinin kendi temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi’nin vereceği vatan görevlerini yerine getirmesine ilişkin vaazlar verilecektir. Sonunda halife ve padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, mutluluğu ve bağımsızlığı için dua edilecektir.Bu dini ve vatani törenin arkasından camilerden çıkıldıktan sonra bütün yurtta hükümet konaklarına gelinerek Meclisin açılmasından dolayı kutlama yapılacaktır. Her tarafta Cuma namazından önce Mevlid-i Şerif okunacaktır.

5- Yüce Allah’tan tam başarı dileriz.”

6-Atatürk Balıkesir Paşa Camiinde Hutbe vermiştir…

ATATÜRK’ÜN PAŞA CAMİİ’NDE VERDİĞİ HUTBE

7 ŞUBAT 1923

Ey Millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allahın esenliği, sevgisi ve iyiliği üzerinize olsun. Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Cenabı Hak tarafından insanlara dini gerçkleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Temel kanunu, hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur’an’daki mânası açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. Eğer akla, mantığa ve gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi tabiat kanunarı arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü tüm evren kanunlarını yapan Cenabı Hak’tır.
Arkadaşlar; Cenabı Peygamber çalışmasında iki yere, iki eve sahip bulunuyordu. Biri kendi evi, diğeri Allah’ın evi idi. Millet işlerini Allah’ın evinde yapardı. Hazreti Peygamber’in mübarek yolunda bulunduğumuz bu dakikada milletimize; milletimizin bugününe ve geleceğine ait hususları görüşmek maksadıyla bu kutsal yerde Allah’ın huzurunda bulunuyoruz. Beni buna eriştiren Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarıdır. Bundan dolayı çok memnunum. Bu fırsat ile büyük bir sevab kazanacağımı ümit ediyorum. Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmasının gerekli olduğunu düşünmek yani konuşup tartışmak, danışmak için yapılmıştır. Millet işlerinde her kişinin zihnini ayrı ayrı faaliyette bulunması zorunludur. İşte biz de burada din ve dünya için, geleceğimiz ve bağımsızlığımız için, özellikle egemenliğimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşündüklerinizi anlamak istiyorum. Milli amaçlar, milli irade yalnız bir kişinin düşünmesinden değil, milletin bütün kişilerinin arzularının, emellerinin sonuçlarından ibarettir. Bundan dolayı benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.
Hutbeler hakkında sorulan sorudan anlıyorum ki, bugünkü hutbelerin şekli, milletimizin duygusal fikirleri ve lisanı ile medeni ihtiyaçlarıyla uygun görülmektedir. Efendiler, hutbe demek topluma hitabetmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin manası budur.
Hutbe denildiği zaman bundan birtakım kavram ve manalar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi söyleyen hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber’in hayatta olduğu mutlu dönemlerde hutbeyi kendisi söylerdi. Gerek Peygamber Efendimiz ve gerek, dört halifenin hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek Peygamberin, gerek dört halifenin söylediği şeyler o günün sorunlarıdır, o günün askeri, idâri, mâli ve siyasi, sosyal konularıdır. İslam toplumunun çoğalması ve İslam ülkeleri genilemeye başlayınca, Cenabı Peygamber’in ve dört halifenin hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin söylemelerine imkân kalmadığından halka söylemek istedikleri şeyleri bildirmeye birtakım kişileri memur etmişlerdir. Bunlar herhalde en büyük ve ileri gelen kişiler idi. Onlar camilerde ve meydanlarda ortaya çıkar, halkı aydınlatmak ve doğru yolu göstermek için bir şart lâzımdı. O da milletin lideri olan kişinin halka doğruyu söylemesi, halkı dinlemesi ve halkı aldatmaması! Halkı genel durumdan haberdar etmek son derece önemlidir. Çünkü, her şey açık söylendiği zaman halkın beyni faaliyet halinde bulunacak iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir. Ancak millete ait olan işleri milletten gizli yaptılar. Hutbelerin halkın anlayamayacağı bir lisanda olması ve onların da bugünün gereklerine ve ihtiyaçlarımıza temas etmemesi, Halife ve Padişah sıfatını taşıyan despotların arkasından köle gibi gitmeye mecbur etmek içindi. Hutbeden amaç halkın aydınlatılması ve ona yol gösterilmesidir, başka şey değildir. Yüz, ikiyüz, hatta bin yıl önceki hutbeleri okumak, insanları cahillik ve çağın gerisinde bırakmak demektir. Hatiplerin normal olarak halkın günlük kullandığı dil ile konuşmaları gereklidir. Geçen yıl Millet Meclisi’nde söylediğim bir nutukta demiştim ki “Minberler halkın akılları, vicdanları için bir ilim irfan kaynağı, ışık kaynağı olmuştur.” Böyle olabilmek için minberlerde söylenecek sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, ilim ve fen gerçeklerine uygun olması lazımdır. Hutbeyi verenlerin siyasi olayları, sosyal ve medeni olayları hergün izlemeleri zorunludur. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış aşılamalar yapılmış olur. Bu nedenle, hutbeler tamamen Türkçe ve günün gereklerine uygun olmalıdır. Ve olacaktır.

7-Atatürk kutsal toprak Kudus’ü savunmak için Avrupaya kafa tutmuştu…

 Mustafa Kemal Atatürk’ün, Meclis’te yaptığı bu konuşmayı, önce, Ankara’da Türkçe yayınlanan Hakimiyeti Milliye gazetesi yayınlamış. Hindistan’da yayınlanan Bombay Chronicle gazetesi de bu açıklamayı Hakimiyeti Milliye gazetesinden almıştır. Aslı Ankara’da Milli Arşiv’de 030 10 266 793 25 numaları dosyada saklı tutulmaktadır..
Belgedeki İmza Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya aittir…

8-Atatürk İmam Hatip okulları açtı-Dinin yozlaşmasını engellemek halka daha iyi ve doğru yaymak için atılan en önemli adımlardan biride İmam Hatip okullarının açılıp Kaliteli dini eğitim veren , Hurafeden uzak Gercek dini anlatan kişilerin yetiştirilmesidir.

9-Kadın Erkek eşitliği sağlaması
-Bu noktada önemli bir soru sormak gerekir..Her fırsatta içlerindeki Atatürk nefretini kusan bazı bayanlar acaba hiç düşünmüyorlarmı ki Onlara Konuşma Hakkını Verenın O sevmedikleri Atatürk olduğunu…
Bu olaya bırde Kutsal din İslamiyet açısından bakalım…
İslama göre Tanrı katında tüm insanlar eşittir..Kadın erkek demeden Her kul Yaradanın karşısına eşit çıkacaklardır…ozaman bu gundelik hayattada,İnsanların yaşamında da boyle olmalıdır…İşte Atatürk bunu da yapmıştır…Bu yaptığı İslama tersmidir yoksa Hizmetmidir..Vicdanlara bırakarak devam edelim..
10-Çanakkale kahramanlarından 19. Tümen komutanı Albay Şefik Aker anlatıyor:
“8-9 Ağustos 1915 gecesi Anafartalar Grup komutanlığına idareye giderken,Atatürk benim sol yanımda idi.Ağzından çıkan bir fısıltı dikkatimi çekti -Onun Selamet ve başarı için Allah’a niyazda bulunduğunu görmüş ve dinlemiştim”
-Tabi Can Dündar gibi bazı yazarlar asla bu anıları okumazlar ve bilmezler.Biz gene onları bu çaresiz durumlarında bırakıp yeni bir örneğe geçelim..
11-Atatürkün Günlüğünden Bir Örnek:
24 Mart Cuma-”Mütareke teklifini Celal Bey Bildirdi.Cuma Namazında hafız Ulucaminde mevlüt okudu..Gece yarısından sonra saat 5′e kadar Ankarada Bakanlar kurulu ile görüşme yaptım…

-Atamızın gunluğunden de anlaşılacağı uzere cuma gunu camıye gittiği hutbe dinlediği apaçık ortada…

SONUÇ:

Evet arkadaşlar Atatürk tek bir dine karşıydı…Oda İslam ile alakalı olmayan tamamen arap cahiliye zihniyetinin çeşitli hurafelerle şekillendirdiği,Pek çok sapkınlıklarını Din adı altında uyguladıkları Gerici Hurafeler dinine karşıydı…

Bazı kesimlerin bu örnekleride es gececek..Dunyaya baktıkları o at gozlukleri ile Görmelerinide zaten bekleyemeyız…

Şimdi sormak isterim

İSLAM ALİMLERİ VE TÜM MUHTEREM ZAT LAR “DOĞRULARI YALNIZ ALLAH VE ONUN ELÇİSİ BİLİR “ derken
SİZİN HADDİNİZEMİ ATATÜRK’E KAFİR DAMGASI VURMAK….
Olaya dini açıdan yaklaşırsak…Uydurduğunuz iftiralarla Vatan kurtarmış bir Öndere “Kafir” damgası vurmaya çalışmak HANGİ DİNE HANGİ KİTABA UYAR???
Bir İnsanı tanımadan Görmeden Kafir diye Suçlamak “yüce dinimizin yasakladığı ***ŞİRK*** değilde” nedir??
Şunu unutmayın ki Sizin 3 kuruşluk Medyanız ve onların patronları Abd de yaşarken Biz burada bu vatan için Onların pis iftiralarını çürütüyoruz ve çürütecezde….!!!
Gerçi sizler dini çıkar amaçlı kullanmayı huy edinmişken bizler burada size ne anlatsak boş….
 
 
 
 
 
Atatürk din adına ne yapmış ki???
Alttarafı

  

-Kadınlarımıza İslama uygun Haklar vermiş
-Kudus İçin Batıya Kafa tutmuş
-Vatandaşlarının anlaması İçin Kuıtsal Kitabı Türkçeye Çevirmiş
-İmam hatip okulları açıp Dinin doğru ellerden yayılmasını sağlamıştır…
-ve En önemlisi Bu vatanı Kurtarıp Sizin Konuşma hakkına sahip olmanızı Dininizi yaşamanızı sağlamıştır..
Atatürk ne yapmıştır ki (!)
 
 
 
 
.
 

Zirve100 Sayac
 
 
Bugün 14 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol